“...belki de, erkeğin kadını seçtiği bir cemiyet batarken, kadının erkeği seçtiği cemiyet refâha eriyordu. Bunun doğruluğunu ölçmek için, bedenî sâiklerine gem vuramayan paşayı seçen Padişahımız'ın memleketiyle, aynı paşayı seçmeyen basit kızın memleketini karşılaştırmak kâfiydi.”
“…Öylece durup, Handan‘a dönüşen Evgenia’yı, Evgenia‘ya dönüşen Handan’ı ve bir anda ikisi birden olan Güzide‘yi izledim bir süre. İkisi beni bırakıp gitmiş olsa da, bu üç kadında aslında hep aynı kadını sevdiğimi düşündüm. Hangi kadını? İlk çocukluk arkadaşım, o çelimsiz liseli kızı mı, en güçlü dayanağım, can yoldaşım, cefakar karımı mı, yoksa yaşamın her şeye rağmen güzel olduğunu bana yeniden öğreten gün görmüş Evgenia’yı mı? Belki hepsini birden, belki hepsini ayrı ayrı ama üçünde de hep aynı kadını.”
“Herkes aynı yemeği yemekten bıkar. Her güzel kadının olduğu yerde, bir de onu düzmekten bıkmış zavallı bir erkek vardır!”
“Aşkı ölçmek, sınamak, denemek ve kurtarmak için aşka yönelttiğimiz bütün bu sorular belki de her şeyin yanısıra aşkı kısaltmaya da yarıyor. Belki de sevemememizin nedeni çok sevmek istememiz, yani karşımızdaki kişiden hiçbir istekte bulunmaksızın, ondan onunla birlikte olmaktan başka bir şey istemeksizin kendimizi ona verecek yerde ondan bir şey (aşk) talep etmemizdir.”
“Bir gemi için iki seçenek vardır: Ya denize açılıp dalgalarla boğuşmak ya da bir limanda çürümek! Aynı şey insan için de geçerlidir!”
“Peeta'nın, Oyunlar'ı resmetmek için bir fırçaya ihtiyacı yoktu. Sözcüklerle de aynı ustalıkla oynayabiliyordu.”