“Kürtler oldukça yabani bir millet...Sabahtan akşama kadar tüm günlerini nerdeyse uyuyarak geçiriyorlardı.Gürcüler ise ya türkü saylüyor ya da arkaya doğru kolayca savrulan geniş kollu elbiseleriyle hoplayarak zıplayarak dans ediyor elleriyle tempo tutarak kalabalığın içinde süzülüyor,birbirlerine kur yapıyorlardı.( Gençlik ve Yaşlılık öyküsünden)”
“Yalınayaktı,eteğinin içine soktuğu yarım kollu gömleğini giymişti.Gömleğin altından dipdiri memeleri belli oluyordu.Geniş kesilmiş yakasından omuzları ve boynu görünüyordu.Sarı eşarpla bağlı başından, hem çocuksu hem de kadınsı çıplak ayaklarına kadar herşeyi öyle güzeldi ki onu şimdiye kadar hep süslenmiş gören Mitya bu yalın güzellik karşısında hayranlık duymaktan kendini alamadı.(Mitya'nın Aşkı Öyküsünden)”
“Kadınlarda bulunan güzellik,zerafet,anlaşılmazlık,olağanüsütülük, her şey herşey bu fotoğrafta vardı.Ve saf,kışkırırtıcı bakışlar...Bu yakın olduğu kadar uzak,yaşamın sonsuz mutluluğunu tattırdıktan ssonra kendini çeken ve belki de kendini şimdi utanmazsa aldatan varlığın bakışı bitmek bilmez bir gülümseyişle parlıyordu. (Mitya'nın Aşkı Öyküsünden)”
“Bahçenizdeki kulube var ya...İşte oraya gelirim.Yalnız beni aldatmaya kalkmayın bedavaya olmaz. Alyonka gülümseyen gözleriyle Mitya'ya bakarak: Burası Moskova değil, diye ekledi.Orda kadınlar üste para veriyorlarmış... (Mitya'nın Aşkı öyküsünden)”
“Of! Korkunç bir şey,diye söylendi kel kafasını eğerek. Korkunç olanın ne olduğunu ne anlamaya çalıştı ne de üstünde düşündü.Sonra alışkanlıkla ve dikkatle eklem yerleri damla hastalığından bozulmuş kısa parmaklarına ve badem pembesi iri,çıkıntılı turnaklarına baktı ve emin olarak "korkunç" diye yineledi. (Sanfransiskolu Adam adlı öyküsünden)”
“Ve yine her zamanki gibi,ince,çevik kiralık sevgililer alevlerin parıltısı,ipekler,elmaslar ve açık kadın omuzları arasında kıvrılıyor ve dans ediyordu.(San Fransiskolu Adam adlı öyküden)”
“The middle of the 'Atlantis' the warm, luxurious cabins,ining-rooms, halls, shed light and joy, buzzed with the chatter of an elegant crowd, was fragrant with fresh flowers, and quivered with the sounds of a string orchestra. And again amidst that crowd, amidst the brilliance of lights, silks, diamonds, and bare feminine shoulders, a slim and supple pair of hired lovers painfully writhed and at moments convulsively clashed. A sinfully discreet, pretty girl with lowered lashes and hair innocently dressed, and a tallish young man with black hair looking as if it were glued on, pale with powder, and wearing the most elegant patent-leather shoes and a narrow, long-tailed dress coat, a beau resembling an enormous leech. And no one knew that this couple had long since grown weary of shamly tormenting themselves with their beatific love-tortures, to the sound of bawdy-sad music ; nor did any one know of that thing which lay deep, deep below at the very bottom of the dark hold, near the gloomy and sultry bowels of the ship that was so gravely overcoming the darkness, the ocean, the blizzard.”