“Aşk bir ruh kangreni; o kadar çabuk ilerliyor ki.”

Ivan Goncharov

Ivan Goncharov - “Aşk bir ruh kangreni; o kadar çabuk...” 1

Similar quotes

“Bazen etrafımızda o kadar esrarlı bir hâdise olur ki ince teferuatına kadar bunu sezeriz, fakat hiçbir şey idrak etmeyiz; ruhumuzun içinde ikinci bir ruh her şeyi anlar, fakat bize anlatmaz, böyle korkunç işaretlerle bizi muammanın derinliklerine atar ve boğar.”

Peyami Safa
Read more

“O kadar çok şey öğrendim ki, artık birşey öğrenmek istemedim. Sustum sonuna kadar. Susmalarım bir yerlere sığmadı, mızraklı birşeyler olup peşime düştüler.”

Nihat Genç
Read more

“Zaman o kadar hızlı ki bütün zamanlar geçmiş zamanlardır! Geçmişe ait bir fotoğrafa baktığında, bilmelisin ki sen de şimdiden albümdesin, bir başkası senin fotoğrafına bakıyor! Bütün zamanlar geçmiş zamanlardır!”

Mehmet Murat ildan
Read more

“Dünyada bir tek insana inanmıştım. O kadar çok inanmıştım ki, bunda aldanmış olmak bende artık inanmak kuvveti bırakmamıştı.”

Sabahattin Ali
Read more

“HUSREV - en azgın hayvan bünyesinin içine oturtulmuş öyle cellat bir ruh taşıyorum ki, bütün insiyaklarımı körletiyor. beni yiyor. beni paçavra haline getiriyor.ZEYNEP - (isyankar) anlamıyorum, anlamıyorum.HUSREV - (garip bir istihza ahengiyle) bir dakika sabret! birazdan hiçbir şey anlamayacaksın. bendeki bu ruh her şeyin iç yüzünü kurcalıyor, tırmıklıyor. gözü bağlı hiçbir isteğe izin vermiyor. en sevdiği şeylerden bir anda iğreniyor. en düşünülmeyecek yerde, birdenbire düşünmeğe, hesap yapmaya kalkıyor. kendisine göre, kanunları, ölçüleri var. müthiş bir çirkinlik korkusu ve güzellik kaygısı içinde çırpınıyor. aradığını bulamıyor. bulduğunu razı olamıyor. saadetlerin yüzde yüzü olan hayvani saffetleri, bir sansarın pilici boğması gibi boğuveriyor. ZEYNEP - durma, yürü artık!HUSREV - kadınla erkeğin yan yana gelmekle kurduğu bambaşka bir cihan tasavvur ediyor. bu cihanın hususi bir tabiatı, şartları, incelikleri var. o cihana erişememiş insanlardan daha kaba bir şey bilmiyor. fakat onların cezasını nefsine kendi azasına çektiriyor. öyle bir hakim tasavvur et ki, karşısına çıkarılan suçluların cezasını kendisi yüklensin. ne tuhaf değil mi? kendisi yükleniyor. çünkü biliyor ki, o suçlular, elindeki kanunun hikmetinden hiçbir şey anlamazlar. mesul değillerdir.ZEYNEP - ne içinden çıkılmaz şeyler bunlar. kendini bunlarla harap ediyorsun. HUSREV - doğru! bu, ne kadar çok isteyen, verilemeyecek, bulunamayacak kadar çok isteyen, doyurulamayacak kadar aç, okşanamayacak kadar sinirli ve hodgam bir ruh. bu ruh insanın dış ve ön benliği içinde öyle bir ikinci "ben" yapıyor ki, bu "ben", iyi kötü her şeye düşman ve yabancı kalıyor.ZEYNEP - senden korkuyorum.HUSREV - işte sen, bendeki bu ikinci "ben"le ihtilat edemedin. onu yalnız, kendi başına, kendi aleminde bıraktın. benimle beraberleştiğin her defa, bana yalnızlığımın, çaresizliğimin derecesini ihtar ettin. iki ten arasındaki uçurumu, bana öğreten sensin.”

Necip Fazıl Kısakürek
Read more