“barmen, radyoyu açmıştı. bir haber sunucusu bir sirk yangınından bahsediyordu ve şöyle denildiğini işittim: "ve hipopotamlar tanklarında haşlanıp öldüler." bu ayrıntıları radyo spikerlerinin karakteristik tatlı dilli, hevesli üslubuyla anlatıyordu...”

Jack Kerouac

Explore This Quote Further

Quote by Jack Kerouac: “barmen, radyoyu açmıştı. bir haber sunucusu bir … - Image 1

Similar quotes

“..'' ve kimse ama kimse bilmiyor kimseye yaşlanmanın perişan süprüntülerinden başka ne olacağını; ve ben Neal Cassady'yi anıyorum ve anıyorum, hatta asla bulamadığımız yaşlı babası Neal Cassady'yi; ve Neal Cassady'yi anıyorum. Neal Cassady'yi anıyorum.”


“Görünürde hiçbir değişiklik olmadığı, her şeyin tekdüze yaşandığı günlerde Buck, havanın yavaş yavaş soğuduğunu hissediyordu. Bir sabah geminin pervanesi durdu ve heyecanlı bir hareketlilik başladı. Buck ve diğer köpekler gemideki bu hareketliliğin farkına vardılar. Ne olduğunu anlamaya çalışırken, François geldi, hepsinin boynuna birer ip bağladı, onları güverteye çıkardı. Buck adımını atınca, çamura basmış gibi oldu. Hırlayarak ayağını geri çekti. Yerdeki bu beyaz çamur gökyüzünden dökülüyordu. Buck, anlam vermeye çalışarak başını indirip kokladı, sonra yaladı, dilinde önce soğuk, ardından yakıcı bir etki bırakı ve hemen suya dönüştü. Ne olduğunu bir türlü anlayamadı. Birkaç kez aynı şeyi yaptı. Çevreden izleyenler bu haline çok güldüler; Buck neden güldüklerini anlamadı ve utandı. O gün hayatı boyunca ilk kez kar gördü.”


“Bu söylediğiniz bir an meselesidir." dedim. "İçinizde mevcut olan sevgi, alaka, sarih olarak bilinmeyen bazı vesilelerle, zamanı tayin edilemeyecek olan bir anda, birdenbire birikir, yoğunlaşır; nasıl tatlı tatlı ısıtan güneş ışığı bir zaman sonra bir noktada toplanıyor ve yakmaya başlıyorsa, kuvvetini fevkalade arttıran bu sevgi de sizi sarar ve tutuşturur. Onu dışarıdan birdenbire gelen bir şey zannetmek doğru değildir. O, içimizde zaten mevcut olan hislerin bizi şaşırtacak kadar şiddetlenivermesinden ibarettir.”


“Kaptan Larsen'in Dünya Görüşü: "İnsan hayatını demek istiyorsun. Ama yediğin balık ya da hayvan etlerinin insanınkinden hiç bir farkı yok. Böylesine ucuz ve değersiz olan bir hayat için neden hasisce davranayım? Yeryüzünde gemilerden çok daha fazla denizci, fabrikalardan ve makinalardan çok daha fazla işçi var. Neden siz, karada yaşayan insanlar, zavallı insanlarınızı, kentlerinizin kenar mahallelerinde sefil sokaklarınızda barındırıyorsunuz?... Neden bütün hastalıkları ve açlığı onların üstüne yığıyorsunuz?... Bir parça iş için vahşi hayvanlar gibi döğüşen insanlar gördün mü hiç hayatında?...”


“Bu bir yenilgi. Toptan bir yenilgi. Yenildi ve bunun tuhaf hazzıyla dolu, hayat bu, mağlup olursun ve haz alırsın, aynı anda. Koynuna alır ve kovar. İkisinin de tadı aynıdır.”


“Pero entonces bailaban por las calles como peonzas enloquecidas, y yo vacilaba tras ellos como he estado haciendo toda mi vida mientras sigo a la gente que me interesa, porque la única gente que me interesa está loca, la gente que está loca por vivir, loca por hablar, loca por salvarse, con ganas de todo al mismo tiempo, la gente que nunca bosteza ni habla de lugares comunes, sino que arde, arde como fabulosos cohetes amarillos explotando igual que arañas entre las estrellas y entonces se ve estallar una luz azul y todo el mundo suelta un <>. [pp. 16]”