“..'' ve kimse ama kimse bilmiyor kimseye yaşlanmanın perişan süprüntülerinden başka ne olacağını; ve ben Neal Cassady'yi anıyorum ve anıyorum, hatta asla bulamadığımız yaşlı babası Neal Cassady'yi; ve Neal Cassady'yi anıyorum. Neal Cassady'yi anıyorum.”

Jack Kerouac

Explore This Quote Further

Quote by Jack Kerouac: “..'' ve kimse ama kimse bilmiyor kimseye yaşlanm… - Image 1

Similar quotes

“barmen, radyoyu açmıştı. bir haber sunucusu bir sirk yangınından bahsediyordu ve şöyle denildiğini işittim: "ve hipopotamlar tanklarında haşlanıp öldüler." bu ayrıntıları radyo spikerlerinin karakteristik tatlı dilli, hevesli üslubuyla anlatıyordu...”


“All I wanted and all Neal wanted and all anybody wanted was some kind of penetration into the heart of things where, like in a womb, we could curl up and sleep the ecstatic sleep that Burroughs was experiencing with a good big mainline shot of M. and advertising executives in NY were experiencing with twelve Scotch & Sodas in Stouffers before they made the drunkard's train to Westchester---but without hangovers.”


“I couldn’t take my eyes off the little dark girl and the way, like a queen, she walked around and was even reduced by the sullen bartender to menial tasks such as bringing us drinks and sweeping the back. Of all the girls in there she needed the money most; maybe her mother had come to get money from her for her little infant/ sisters and brothers. It never, never occurred to me just to approach her and give her some money. I have a feeling she would have taken it with a degree of scorn, and scorn from the likes of her made me flinch. In my madness I was actually in love with her for the few hours it all lasted; it was the same unmistakable ache and stab across the mind, the same sighs, the same pain, and above all the same reluctance and fear to approach. Strange that Neal and Frank also failed to approach her; her unimpeachable dignity was the thing that made her poor in a wild old whorehouse, and think of that. At one point I saw Neal leaning like a statue toward her, ready to fly, and befuddlement cross his face as she glanced coolly and imperiously his way and he stopped rubbing his belly and gaped and finally bowed his head. For she was the queen.”


“Raoul: Age and treachery!Neal: Youth and skill!”


“İlham İlham sözcüğü tehlikelidir.İlk önce ilhamdır,sonra izleme,ardından da taklit olur ve bir bakarsınız bir kopya olmuşsunuz.Kimseden ilham almaya gerek yok.Gerekli olmasının yanı sıra,ayrıca tehlikelidir de.Her birey eşsizdir.Hiç kimse diğerini takip edemez.İlham bir lanete dönüşmektedir,bir lütfa değil.Her kaynaktan öğrenin,karşılaştığınız her eşsiz varlıktan keyif alın ama kimseyi takip etmeyin ve asla başka birisi gibi olmayın.Sadece kendiniz olabilirsiniz.Milyonlarca insan için,ilham kaynağı olan kişilerin kendilerinin hiç kimseden ilham almamış olması çok garip bir olaydır.Ama kimse bunu fark etmez.Gautama Buda hiç kimseden etkilemedi ve bu da onu müthiş bir ilham kaynağı haline getirdi.Sokrates kimseden etkilenmedi ki onu da böylesine eşsiz kılan buydu.İlham kaynağı olarak düşündüğünüz bütün bu insanlar başkalarından etkilenmediler. Evet,öğrendiler ve birçok insanı anlamaya çalıştılar,farklı kişilikleri sevdiler ama kimseyi takip etmediler.Kendileri olmayı denediler.”


“Benle mutluluğum arasına saplanan mesafe dünya değildi, bombalar ve yanan binalar değildi, bendim, düşünmemdi, bir şeyleri asla koyuveremiyor olmanın kanseriydi. Cehalet tam mutluluk mudur, bilmiyorum ama düşünmek çok acı verici ve söyleyin bana, düşünmek bana ne verdi, beni hangi üstün mertebeye getirdi? Düşünüyor, düşünüyor ve düşünüyorum, kendimi milyon kere mutluluğun dışında düşündüm ama bir kere bile içinde düşünmedim. Çıkarabildiğim son sözcük "ben"di ki feci bir şeydi...”