“İnsanlar korku içinde ve korku için yaşıyorlardı. Bu korkuyla çıkışı olmayan bir dolambaç oluşturuyorlardı, konuşmalarına ve yemeklerine korku eşlik ediyordu. En önemsiz olayları bile uygunsuz bir önlemle donatıyorlardı; geceleri, daha iyi günleri ya da geçmişi düşlemek için değil de, karanlık ve yoğun bir korku bataklığına atılmak için yatağa giriyorlardı; gün doğarken onları yataklarından gözlerinin altında mor halkalarla ve daha da ürkmüş olarak kaldıran ölü saatler korkusu.”