“Varlığı bir rezaletti ve daha sonra üstüne alacağı sorumluluklar bu rezaleti doğrulamaya yetecekti.”

“İnsan, insanlara var olmadıklarını inandırmak için bir felsefe incelemesine güvenemezdi. Bunun bir eylem olması gerekiyordu, gerçekten öylesine umutsuz bir eylem ki görüntüleri silsin götürsündü ve dünyanın hiçliğini gün ışığına göstersindi.Bir patlama, kan içinde genç bir beden halının üstünde, bir kağıda yazılmış sözcükler: Kendimi öldürüyorum, çünkü var değilim. Ve siz de insan kardeşlerim, hiçsiniz!”

“Var olmak susamadan içmek gibi bir şeydir.”

“kutsal bir sektör laikleştirildikçe, tanrı yeniden göğe yükselmeye hazırdır.”

“J’existe. C’est doux, si doux, si lent. Et léger: on dirait que ça tient en l’air tout seul. Ça remue. Ce sont des effleurements partout qui fondent et s’évanouissent. Tout doux, tout doux.”

“And I too wanted to be. That is all I wanted; and this is the last word. At the bottom of all these attempts which seemed without bounds, I find the same desire again: to drive existence out of me, to rid the passing moments of their fat, to twist them, dry them, purify myself, harden myself, to give back at last the sharp, precise sound of a saxophone note. That could even make an apologue: there was a poor man who got in the wrong world.”

“I exist. It's sweet, so sweet, so slow. And light: you'd think it floated all by itself. It stirs. It brushes by me, melts and vanishes. Gently, gently. There is bubbling water in my throat, it caresses me- and now it comes up again into my mouth. For ever I shall have a little pool of whitish water in my mouth - lying low - grazing my tongue. And this pool is still me. And the tongue. And the throat is me.”