“İşe en başından başla ve hatırlayabildiğin her şeyi sonuna kadar aklında geçir. Zihnine geri geldikçe aynı şeyi baştan sona tekrarla. Bir süre sonra yorulur, parça parça silinir, çok geçmeden tümüyle kaybolur.”
“Yaşamak ve üretmek için gerekli olanları elde etmekten başka insanoğlunun en en çok istediği şey geriye kendisinden bir iz bırakmaktır; belki de kendisinin gerçekten var olduğunu ispatlayacak bir kanıt bırakma peşindedir, bu kanıtı bir tahta üzerine, taş üzerine ya da diğer insanların yaşantıları üzerine bırakır. Bu derin istek herkes de vardır; tuvalet duvarlarına ayıp ifadeler yazan çocuktan kendi imajını insan soyunun zihnine kazıyan Budda’ya kadar Yaşam öylesine gerçek dışı ki… Var olduğumuz konusunda ciddi kuşkularımız olduğunu ve bunu kanıtlamaya çalıştığımızı düşünüyorum.”
“İnsan düşünerek yaşamını yoluna koyabilir mi, yoksa her şeyi akışına mı bırakmalı?”
“Zorla bir yerlerden kesip çıkarılmışım. Zorla başka bir yere yapıştırılmışım. Boşluğum beni bekliyor sanki orada! Her şeyi aynı anda eksik bırakmış sanki bir zorba makas, her şeyi kırık, her şeyi defolu, her şeyi arızalı... Arızalıyım evet, güvenmeyin bana. Üşüyemeden dondum beni ısıtılıp tekrar insan yapılabilemem bir daha.”
“Bazen Komyagin içinden şöyle düşünüyordu: Bir ya da iki ay sonra yeni bir hayata başlarım, resimleri bitiririm, şiirleri tamamlarım, dünya görüşümü baştan sona gözden geçiririm, dokümanları hale yola koyarım, düzgün bir işe girerim, örnek işçi olurum, bir kadın-arkadaş sever ve evlenirim... Bir-iki ay kadar sonra zamanın kendisinde de özel bir şey gerçekleşeceğini ve duraklayıp kendisini hareketinin içine alacağını umuyordu, oysa yıllar penceresinin önünden dur durak bilmeden, mutlu bir tesadüf denk gelmeksizin geçip gidiyordu. O zaman Komyagin yatağından kalkıyor ve polis dayanışma görevlisi sıfatıyla millete kalabalık mahallerde ceza kesmeye gidiyordu.”
“İnsan bazen o kadar kendi dışında davranır ki, size '' Bunu yapmış olamaz. Karakterine aykırı, dedirtir. Belki de değildir. Yalnızca başka bir açı söz konusu olabilir veya yukarıdan aşağıdan gelen baskılar kişinin davranış şeklini değiştirebilir.”
“Ama bugün bunca şey değişip dururken kendimizi değiştirmek, biz erkeklerin de görevi değil mi? Bir parça gelişmeyi, aşktaki çalışma payımızı zamanla ve yavaşça üzerimize almayı deneyemez miyiz? Aşkın bütün zahmetinden bizi azat ettiler ve böylece aşk, eğlencelerimiz arasına düştü; nasıl ki birçoğunun oyuncak dolabına bazen, iyi cinsten tentene parçası düşer, çocuğu sevindirir, sonra sevindirmez olur ve sonunda o kırık, o parça parça eşyalar arasında, bütün hepsinden daha kötü, kalakalır. Biz bütün amatörler gibi kolay hazlarla bozulduk ve usta diye geçiniyoruz. Başarılarımızı hor görsek, hep kendi hesabımıza başkalarına gördüğümüz aşk işini öğrenmeye ta başından başlasak nasıl olur? Madem bunca şey değişiyor, gitsek de bir yeni başlayan gibi başlasak?”