“Her şey içime dokunurdu. Bir yabancının peşinden giden bir köpek. İçimi burkardı. Yanlış ayı gösteren bir takvim. Sırf bunun için ağlayabilirdim. Ağlamıştım da. Bacadan tüten dumanın bitişinde. Devrik bir şişenin masanın kenarında takılıp kalışında.Hayatımı daha az duygulanmayı öğrenmeye harcadım.Her gün daha az duygulandım.Büyümek midir bu? Yoksa daha beter bir şey mi?Kendini mutluluktan korumadan mutsuzluktan koruyamazsın.”
“Düşündüğüm bir şey daha var;Sevmenin simgesel olarak da, gerçek olarak da yemekten başka bir anlama gelmediği...”
“İstediğin bir şey olmuyorsa ya daha iyisi olacağı için ya da gerçekten de olmaması gerektiği için olmuyordur.”
“Bu karmaşık evrende basit bir hayat yaşamaktan daha güzel hiçbir şey yoktur!”
“Sudan daha yumuşak bir şey vardır: Sevginin dokunuşu!”
“... Bu yol bitmez herhalde. İnsan ölür, o yolun bir yerinde kalır. Ama bu yolda ilerleme gücünü veren şey, bir şeyler yapmak dediği şeyi yapma gücünü veren şey, inançsa, Andronikos daha yolun başında yaya kalmıyor mu? İnanç değil de başka bir şey olabilir mi bu gücü veren?...”