“Pek çok eski Fransız tüccarı doğayla, özellikle de suyla öyle düşmanca ilişkiler içindeymiş ki isim verdikleri her şey kasvetlerini taşıyordu: bütün hoş tatil yerlerinin adları Fransızcadan Ölümün Kapısı, Dalgaların Mezarı ya da Şeytanın Gölü olarak çevrilmişti.”
“Pek çok fırtınayı yaşamış bir adam ya sakinliğe tapacaktır ya da sakinlikten nefret edecektir!”
“Sarah'nın gülmek yerine, "Komik," ya da gülümsemek yerine, "İlginç," ya da "Aptal zırva geri zekâlının tekisin," demek yerine, "Şey, sanırım bu ondan biraz daha karmaşık," diyen kadınlardan olmasından korktum. Öyle insanların yanında ne yapacağımı hiç bilemezdim, özellikle de siz konuştuktan sonra gizemli bir şekilde "Anlıyorum," diyenlerin. Genellikle sadece susardım.”
“Eğer hayatı çok seversen, göreceksin ki her şey ışıldayacak, her şey parıldayacaktır!”
“ah o Sonya! Ne güzel bir hazine bulmuşlar! Güzel güzel yararlanıyorlar! Alışmışlar. Önce biraz ağladılar, ama alıştılar şimdi. Aşağılık insanoğlu her şeye alışır!Düşüncelere dalmıştı Raskolnikov. elinde olmadan haykırdı birden:Ya yanılıyorsam, ya gerçekte aşağılık değise insanoğlu, genelde yani, tümü, bütün insanlık soyu demek istiyorum... Geri kalan her şey önyargıdan başka bir şey değilse, abartılmış birer korkuysa, hiçbir sınırlama yoksa, ki öyle olması da gerekir!..”
“İnsanların başladığı bütün işler böyledir: Ya baharda don olur, ya da yazın samyeli eser ve onlarda sözlerinde durmazlar." dedi Gimli."Yine de tohumları pek yaban gitmez." dedi Legolas. "Ve hiç umulmadık bir zamanda ve zeminde yeşermek için tozun, küfün içinde gizlenirler. İnsanların yaptıkları bizden daha çok yaşayacak Gimli.""Yine de sonunda 'keşke'lerden başka bir şey olmayacak tahminimce," dedi cüce."Bu sorunun cevabını elfler bilmiyor." dedi Legolas.”