“Sarah'nın gülmek yerine, "Komik," ya da gülümsemek yerine, "İlginç," ya da "Aptal zırva geri zekâlının tekisin," demek yerine, "Şey, sanırım bu ondan biraz daha karmaşık," diyen kadınlardan olmasından korktum. Öyle insanların yanında ne yapacağımı hiç bilemezdim, özellikle de siz konuştuktan sonra gizemli bir şekilde "Anlıyorum," diyenlerin. Genellikle sadece susardım.”
“O kadar az yaşadım ki sanki hiç ölmeyecekmişim gibi düşünme eğilimindeyim; insan hayatının bu kadarcık bir şeye indirgenmesi gerçek olamazmış gibi geliyor bana; elinizde olmadan, er ya da geç bir şey olacak diye hayal ediyorsunuz. Büyük hata. Bir hayat pekâlâ da boş ve kısa olabilir. Günler ne bir iz ne bir anı bırakmadan sefil bir şekilde akıp gider; ve sonra bir anda duruverir.”
“Aslında kötü bir alışkanlıktır okumak, öteki bütün kötü alışkanlıkların yerini tutabilecek ya da onların yerine herkesi daha bir yoğun biçimde yaşamaya itebilecek bir alışkanlıktır, delicesine bir yaşam biçimidir, insanı yiyip bitiren bir tutkudur. Hayır, uyuşturucu kullanmıyorum, kitapları kullanıyorum...”
“İstediğin bir şey olmuyorsa ya daha iyisi olacağı için ya da gerçekten de olmaması gerektiği için olmuyordur.”
“ah o Sonya! Ne güzel bir hazine bulmuşlar! Güzel güzel yararlanıyorlar! Alışmışlar. Önce biraz ağladılar, ama alıştılar şimdi. Aşağılık insanoğlu her şeye alışır!Düşüncelere dalmıştı Raskolnikov. elinde olmadan haykırdı birden:Ya yanılıyorsam, ya gerçekte aşağılık değise insanoğlu, genelde yani, tümü, bütün insanlık soyu demek istiyorum... Geri kalan her şey önyargıdan başka bir şey değilse, abartılmış birer korkuysa, hiçbir sınırlama yoksa, ki öyle olması da gerekir!..”
“Hakikatin yerine hakiki olmayanı koymak ne kadar da zordu. Zor, ama bir o kadar da zevkliydi. Bir kez hakikat hudutlarını aştığında, akıl zehir gibi işlemeye başlıyor, kelimeler tuhaf bir kudret ediniyordu. Zira kelime, artık kelimeden fazla bir şey olduğunu biiyordu.”