“Garibanlar asla, ya da neredeyse hiç sormazlar, katlandıkları şeylerin nedenini niçinini. Birbirlerinden nefret etmekle yetinirler, o kadar”

Louis-Ferdinand Celine

Explore This Quote Further

Quote by Louis-Ferdinand Celine: “Garibanlar asla, ya da neredeyse hiç sormazlar, … - Image 1

Similar quotes

“Düşünsenize, onların o kentleri ayakta duruyordu, dimdik ayakta. New York ayakta duran bir kenttir. Daha önce de çok kent görmüştük bizler elbette ve bayağı da güzel kentler ve limanlar, hem de en fiyakalısından. Ama bizim oralarda yan vaziyettedir kentler, değil mi, deniz kenarında ya da nehir kıyısında, manzaranın üzerine uzanıverirler, yolcuyu beklerler, oysa bu Amerikalısı, o öyle ayılıp bayılmıyordu, hayır, kazık gibi duruyordu, orada, hiç de sikici değildi, ürkütücü bir kazık.”


“Maneviyat,beden sağlıklı olduğu sürece onun kibri ve zevkidir,ama hastalanır hastalanmaz ya da işler kötüye gittiğinde bu kez de derhal o bedenden kaçış kurtulma isteğidir.”


“Her kentte böyle yerler vardır işte, o kadar sersemce çirkindirler ki, orada hemen her zaman yalnızsınızdır”


“Há várias maneiras de ser condenado à morte. Ah! o que eu não daria naquele momento para estar na prisão ao invés de estar ali, eu, cretino! Para ter, por exemplo, quando era tão fácil, previsível, roubado alguma coisa, em algum lugar, quando ainda era tempo. A gente não pensa em nada! Da prisão a gente sai vivo, da guerra não. O resto é lero-lero.Se pelo menos eu ainda tivesse tempo, mas não tinha mais! Não havia mais nada pra roubar! Como seria agradável uma prisãozinha sossegada, é o que pensava, por onde as balas não passassem! Não passam nunca! Eu conhecia uma prontinha, ao sol, bem protegida! Um sonho, a de Saint-Germain, mais exatamente, tão perto da floresta, eu a conhecia bem, volta e meia passava por lá, antigamente. Como mudamos! Na época eu era uma criança, ela me metia medo, a prisão. É que eu não conhecia os homens. Nunca mais acreditarei no que dizem, no que pensam. É dos homens e só deles que se deve ter medo, sempre.”


“...Hiçbir şey açıklanamaz. Dünyanın tek bildiği şey uyurken bir o yana bir bu yana dönen biri gibi sizi öldürmektir, dünya uyurken üstünüze abandığında, uyuyan birinin pireleri ezdiği gibi. Böylesine bir ölüm pek ahmakça olurdu, diye düşündüm, herkes gibi yani. İnsanlara güvenmek demek kendini azıcık öldürtmekle eşdeğerdir.”


“Curajul nu înseamnă să ierţi, iertăm şi aşa prea mult. Şi nu foloseşte la nimic, s-a dovedit. Au fost aşezaţi cei buni pe ultima treaptă, în urma tuturor fiinţelor omeneşti. Nu-i un fleac. Să nu uităm niciodată! Va trebui să-i adormim într-o zi de-a binelea pe cei fericiţi şi în timp ce dorm, vă spun, să terminăm cu ei şi cu fericirea lor pentru totdeauna. A doua zi nu se va mai vorbi despre fericirea lor şi vom fi liberi să fim nefericiţi şi buni în acelaşi timp.”