“İnsanlar korku içinde ve korku için yaşıyorlardı. Bu korkuyla çıkışı olmayan bir dolambaç oluşturuyorlardı, konuşmalarına ve yemeklerine korku eşlik ediyordu. En önemsiz olayları bile uygunsuz bir önlemle donatıyorlardı; geceleri, daha iyi günleri ya da geçmişi düşlemek için değil de, karanlık ve yoğun bir korku bataklığına atılmak için yatağa giriyorlardı; gün doğarken onları yataklarından gözlerinin altında mor halkalarla ve daha da ürkmüş olarak kaldıran ölü saatler korkusu.”
“Beni engelleyenin olgular olduğu pek söylenemez, bir korku, aşılabilmesi olanaksız bir korku var: mutlu olmaktan korkmak, daha yüce bir amaç için kendine acı verme tutkusu ve buyruğu.”
“Gezegenimizin ne denli harikulade olduğunu daha iyi kavramak için ve burada yaşamanın ne büyük bir ayrıcalık ve ne müthiş bir zevk olduğunun farkına varmak için, insan olağanüstü doğal yerlerde çok daha fazla zaman harcamalıdır!”
“Aşk kimyasal bir yangındır. İyi olan herşey yanar. Geriye sadece en sert, en acı, yanmayan şeyler kalır. Bunlar öfke, acı, üzüntü ve korku...”
“Ve kendi hüsnümü başlardım önce sevmekten. Bu ruh için bir hak:Biraz da kendini sevmek değil midir yaşamak!...”
“Hayat birbirinde ayırdıklarını, kısa bir müddet için tekrar yaklaştırır gibi olsa bile, uzun zaman yan yana bırakmıyor. Geçen günleri bir daha geri getirmek mümkün değil ve sadece hatıralar iki insanı birbirine bağlayacak kadar kuvvetli değil.”