“Tanınmış bir editör ve mühendis olan Thomas Commerfold Martin bir keresinde Tesla'nın doğduğu köyü Hırvatistan haritasında bulamayan Edison'un Tesla'ya ciddi ciddi hayatında hiç insan eti yiyip yemediğini sorduğunu anlatır.”
“Aslında, gerçekten ciddi olan sorular bir çocuğun bile dile getirebileceği sorulardır.Yalnızca en çocuksu sorular gerçekten ciddi olan sorulardır.Cevapları olmayan sorulardır bunlar.Cevabı olmayan soru aşılamayacak bir engeldir.Başka bir deyişle insani olasılıkların sınırlarını belirleyen ,insan varoluşunun sınırlarını saptayan cevabı olmayan sorulardır.”
“Yaşama tüm ciddiliğini bizim özgürlüğümüz kazandırır. Olgunlaştırdığımız duygular, içimizde gizlediğimiz tutkular, karar verip uyguladığımız eylemler; kısacası, bizden gelen, tümüyle bizim olan şeyler. İşte yaşama kimi zaman dramatik, genellikle de ciddi bir hava veren bunlardır. Bütün bunları komedyaya dönüştürmek için ne gereklidir. O görünürdeki özgürlüğümüzün altında iplerden oluşan bir düzeneğin yattığını ve bizlerin, ozanın dediği gibi, şu ölümlü dünyada,...İpleri yazgının elindeZavallı kuklalarolduğumuzu düşünmek gereklidir. Öyleyse düş gücünün bu basit imgeyi çağrıştırarak komiğe kadar götürmeyeceği hiçbir gerçek, ciddi, hatta dramatik sahne yoktur. Önü bu kadar geniş bir alana açık olan bir oyun da yoktur.”
“Kaptan Larsen'in Dünya Görüşü: "İnsan hayatını demek istiyorsun. Ama yediğin balık ya da hayvan etlerinin insanınkinden hiç bir farkı yok. Böylesine ucuz ve değersiz olan bir hayat için neden hasisce davranayım? Yeryüzünde gemilerden çok daha fazla denizci, fabrikalardan ve makinalardan çok daha fazla işçi var. Neden siz, karada yaşayan insanlar, zavallı insanlarınızı, kentlerinizin kenar mahallelerinde sefil sokaklarınızda barındırıyorsunuz?... Neden bütün hastalıkları ve açlığı onların üstüne yığıyorsunuz?... Bir parça iş için vahşi hayvanlar gibi döğüşen insanlar gördün mü hiç hayatında?...”
“En büyük bilgelik şu andan zevk almayı hayatın en büyük amacı kılmaktır, çünkü tek gerçek budur, başka her şey düşünce oyunudur. Ama bunun en büyük budalalığımız olduğunu da söyleyebiliriz, çünkü yalnızca kısa bir süre için var olan ve bir rüya gibi kaybolan içinde bulunduğumuz bu an asla ciddi bir çabaya değmez.”
“Bir insan tanrıların varlığına hiç inanmasa da, eğer aynı zamanda dürüst bir mizacı varsa, böyle kişiler insanlardaki kötülükten nefret eder; yanlışlıklara karşı olan nefretleri, onları yanlış işler yapmaktan uzaklaştırır; haksızlıktan kaçınırlar ve namuslu yaşarlar”