“Bir çocuğa verebileceğin en iyi şey çocuğun bağımsız bir zihin geliştirebileceği ortamı yaratmaktır, öyle ki hiç kimsenin adamı olmayacak ve hiçbir sistemin aleti olmayacaktır!”

Mehmet Murat ildan

Mehmet Murat ildan - “Bir çocuğa verebileceğin en iyi...” 1

Similar quotes

“Bağımsız bir zihne sahip iyi eğitilmiş bir adam hiçbir hükümetin sevmediği türden bir adamdır!”

Mehmet Murat ildan
Read more

“Evrim, varlıkların öteki varlıkları yediği bir şiddet ortamı yaratmıştır. Bu düzeni değiştirinceye ve bütün varlıklar arasında bir uyum sağlayıncaya dek yeryüzünde gerçek bir barış olmayacaktır.”

Mehmet Murat ildan
Read more

“Herhangi bir mutasavvıfın bir kitabında Kuran ve Sünnette varid olmayan, ıstılah kabilinden veya nassları sahih anlama kabilinden yahut Kuran ve Sünnette zikredilen bir manada tahakkuk nevinden olmayan bir şey bulunduğunda veya herhangi bir mutasavvıftan böyle bir şey duyulduğunda onu reddetmek bilelim ki gerçek tasavvufun kendisidir ve hiçbir sakıncası yoktur.”

Said Havvâ
Read more

“..henüz genç ve sağlıklı bir bedene sahipken,zafer borularının öttüğü anda ölmek güzel olabilir; ama bir hastane koğuşunda uzun uzun acı çektikten sonra ölmek daha kötüdür herhalde, evde, sevgi dolu inlemeler, hafif ışıklar ve ilaç şişeleri arasında ölmek daha melankoliktir. ama bilinmeyen, yabancı bir diyarda, sıradan bir han odasında, yaşlı ve çirkinleşmiş bir biçimde, dünyada, arkada hiç kimsenin kalmadığını bilerek ölmek kadar zor hiç bir şey olamazdı. ”

Dino Buzzati
Read more

“HUSREV - en azgın hayvan bünyesinin içine oturtulmuş öyle cellat bir ruh taşıyorum ki, bütün insiyaklarımı körletiyor. beni yiyor. beni paçavra haline getiriyor.ZEYNEP - (isyankar) anlamıyorum, anlamıyorum.HUSREV - (garip bir istihza ahengiyle) bir dakika sabret! birazdan hiçbir şey anlamayacaksın. bendeki bu ruh her şeyin iç yüzünü kurcalıyor, tırmıklıyor. gözü bağlı hiçbir isteğe izin vermiyor. en sevdiği şeylerden bir anda iğreniyor. en düşünülmeyecek yerde, birdenbire düşünmeğe, hesap yapmaya kalkıyor. kendisine göre, kanunları, ölçüleri var. müthiş bir çirkinlik korkusu ve güzellik kaygısı içinde çırpınıyor. aradığını bulamıyor. bulduğunu razı olamıyor. saadetlerin yüzde yüzü olan hayvani saffetleri, bir sansarın pilici boğması gibi boğuveriyor. ZEYNEP - durma, yürü artık!HUSREV - kadınla erkeğin yan yana gelmekle kurduğu bambaşka bir cihan tasavvur ediyor. bu cihanın hususi bir tabiatı, şartları, incelikleri var. o cihana erişememiş insanlardan daha kaba bir şey bilmiyor. fakat onların cezasını nefsine kendi azasına çektiriyor. öyle bir hakim tasavvur et ki, karşısına çıkarılan suçluların cezasını kendisi yüklensin. ne tuhaf değil mi? kendisi yükleniyor. çünkü biliyor ki, o suçlular, elindeki kanunun hikmetinden hiçbir şey anlamazlar. mesul değillerdir.ZEYNEP - ne içinden çıkılmaz şeyler bunlar. kendini bunlarla harap ediyorsun. HUSREV - doğru! bu, ne kadar çok isteyen, verilemeyecek, bulunamayacak kadar çok isteyen, doyurulamayacak kadar aç, okşanamayacak kadar sinirli ve hodgam bir ruh. bu ruh insanın dış ve ön benliği içinde öyle bir ikinci "ben" yapıyor ki, bu "ben", iyi kötü her şeye düşman ve yabancı kalıyor.ZEYNEP - senden korkuyorum.HUSREV - işte sen, bendeki bu ikinci "ben"le ihtilat edemedin. onu yalnız, kendi başına, kendi aleminde bıraktın. benimle beraberleştiğin her defa, bana yalnızlığımın, çaresizliğimin derecesini ihtar ettin. iki ten arasındaki uçurumu, bana öğreten sensin.”

Necip Fazıl Kısakürek
Read more