“... Evren, eski küçük oyunların sahnelenemeyeceği kadar büyük. Sahnenin evrensel büyüklüğüne olayların, işlerin ve eylemlerin evrensel genişliği uymalı. Yoksa yanılıyor muyum? Yıldızlar çağında da sevi olacak, kıskançlık, alçaklık ,büyüklük, cimrilik... Evet, akan bir suda her nokta kendine göre devinir. Kendi isteğine göre gittiğini sanır. Ama bütün noktalar aynı yere doğru akıp giderler. İnsanlar da böyle. Gündelik işlere yapışıp kalabilirler, ya da kendilerini tutkulara bırakabilirler. Ama yine de bu, onların hep birlikte yıldızlara gitmelerini önlemez. Sanat yıldızlara doğru bu gidişte onların önünde olmalıdır. Ama sonsuz göğe meydan okuyan bir insan betimlemek ne zor! Yıldızlara giden insanın iyiliğini yiğitliğini, gücünü güçsüzlüğünü hangi yontuda taşlaştıracağım? Bilginin sakin gücünü, coşkunun ataklığını ve duygusallığı, ışıklı melankolisini hep birden taşa nasıl geçirmeli ? Sanat, sen bazen ne kadar güçsüzsün! Evrenin Türküsü - G. Altov - V. Juravleva sf. 137”