“Kürt meselesinin eşkıyalık ya da aşiret meselesi olarak algılanışına katkıda bulunanın milliyetçilikten ziyade inkılapçılık olduğunu kaydetmek gerekir. Dönemin Türk Milliyetçiliği, Kürtlerin rahatsızlığını inkılaplar vasıtasıyla giderilmeye çalışılan bir toplumsal durumun doğal direnci gibi görmektedir.”

Mesut Yeğen

Explore This Quote Further

Quote by Mesut Yeğen: “Kürt meselesinin eşkıyalık ya da aşiret meselesi… - Image 1

Similar quotes

“... Kısacası fantezi bize şunu söyletir: "Ah şu Yahudiler (Kürtler, Ecnebiler, Batılılar vs) olmasaydı!" Bu durumda fanteziye dair akılcı bir eleştiriyle yetinmeyip onu katetmeye çalışmak şu anlama gelir: Yarılmanın, antagonizmanın mesulünün Yahudiler (ya da Kürtler vs.) olmadığını göstermekle yetinmeyip, antagonizmanın bünyeviliğini göstermek, antagonizmaya mesul aramanın mekanizmalarını açığa çıkarmak. Zizek'in sözleriyle devam edersek "toplumun tam kimliğe ulaşmasını engelleyen Yahudiler değildir: Bunu engelleyen kendi doğası, kendi içkin blokajıdır ve bu iç negatifliği 'Yahudi' figürünü yansıtmaktadır. Başka bir deyişle simgeselden dışlanan şey, Gerçek'te paranoid bir Yahudi kurgusu olarak geri döner." Dolayısıyla, "antisemitizme verilecek yanıt, 'Yahudiler aslında böyle değildir' değil, 'antisemitik Yahudi anlayışının Yahudilerle hiçbir ilgisi yoktur, ideolojik Yahudi figürü Bizim kendi ideolojik sistemimizin tutarsızlığını yamamanın bir yoludur' olmalıdır.”


“Türk aydını yangından kaçar gibi uzaklaşıyor memleketten.Hayır kirlettiği bir odadan kaçar gibi.”


“...Vermediğimiz şeyi alamazsınız, kendinizi vermeniz gerekir. Devrim'i satın alamazsınız. Devrim'i yapamazsınız. Devrim olabilirsiniz ancak. Devrim ya ruhunuzdadır ya da hiç bir yerde değildir.”


“Düşündüğüm bir şey daha var;Sevmenin simgesel olarak da, gerçek olarak da yemekten başka bir anlama gelmediği...”


“İyilik, aşk ya da merhamet gibi bütün büyük hisler yerçekimini yok ederler ve böylece kanatsız insan bir kuş gibi yükselir.”


“Hakikatin yerine hakiki olmayanı koymak ne kadar da zordu. Zor, ama bir o kadar da zevkliydi. Bir kez hakikat hudutlarını aştığında, akıl zehir gibi işlemeye başlıyor, kelimeler tuhaf bir kudret ediniyordu. Zira kelime, artık kelimeden fazla bir şey olduğunu biiyordu.”