“Aslında, gerçekten ciddi olan sorular bir çocuğun bile dile getirebileceği sorulardır.Yalnızca en çocuksu sorular gerçekten ciddi olan sorulardır.Cevapları olmayan sorulardır bunlar.Cevabı olmayan soru aşılamayacak bir engeldir.Başka bir deyişle insani olasılıkların sınırlarını belirleyen ,insan varoluşunun sınırlarını saptayan cevabı olmayan sorulardır.”
“Yataklarına uzanmış olan iki kızkardeş, belirli bir şey için gülmüyorlardı, gülüşlerinin bir hedefi yoktu, bu gülüş varlığın var olmaktan duyduğu sevincin anlatımıydı.”
“o gün akşamüstü son bir defa daha kırlarda dolaşmaya çıktığında yaşadığı tuhaf bir anı hatırladı: bir dere kıyısına gelmiş, çimenlere uzanmıştı. uzun süre orada öylece uzanmış, akarsuyun ta içinden geçerek bütün acıları ve bütün pislikleri; ben'ini sürükleyip götürdüğünü sanmıştı. tuhaf, unutulmaz bir an: ben'ini unutmuş, ben'ini kaybetmiş, kurtulmuştu; ve bu mutluluktu.bu anı içinde silik, uçucu ama çok önemli (belki de hepsinin en önemlisi olan) bir düşünceyi uyandırdı.hayatta dayanılmaz olan şey var olmak değil, kendin olmak.yaşamakta mutluluk diye birşey yok. yaşamak: acılı ben'ini dünya adına taşımak. ama olmak, olmak mutluluk. olmak, çeşmeye, evrenin içine ılık bir yağmur gibi indiği taş bir havuza dönüşmek.”
“Aşkı ölçmek, sınamak, denemek ve kurtarmak için aşka yönelttiğimiz bütün bu sorular belki de her şeyin yanısıra aşkı kısaltmaya da yarıyor. Belki de sevemememizin nedeni çok sevmek istememiz, yani karşımızdaki kişiden hiçbir istekte bulunmaksızın, ondan onunla birlikte olmaktan başka bir şey istemeksizin kendimizi ona verecek yerde ondan bir şey (aşk) talep etmemizdir.”
“Tanınmış bir editör ve mühendis olan Thomas Commerfold Martin bir keresinde Tesla'nın doğduğu köyü Hırvatistan haritasında bulamayan Edison'un Tesla'ya ciddi ciddi hayatında hiç insan eti yiyip yemediğini sorduğunu anlatır.”
“Dehşet bir şoktur, mutlak bir körleşmenin zamanı. Dehşette en ufak güzellik yoktur. Bütün görebildiğimiz bizi bekleyen bir olayın gelip geçici ışığıdır. Öte yandan, hüzün olacakları bildiğimizi varsayan bir tavırdır.”Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği”
“Aşırı uçlar, ardında yaşamın sona erdiği sınırlar demektir ve sanatta da politikada da, aşırılığa duyulan tutku, ölüme duyulan örtük bir özlemdir aslında.”