“Biz burada kahvemizi gece kadar koyu, günah kadar tatlı içeriz.”
Modern Relevance:
Neil Gaiman's quote, "Biz burada kahvemizi gece kadar koyu, günah kadar tatlı içeriz," speaks to the idea of savoring moments and indulging in life's pleasures. This sentiment remains relevant in today's fast-paced world where it's important to slow down, embrace the present, and enjoy the simple joys in life.
Quote example from Neil Gaiman
"“Biz burada kahvemizi gece kadar koyu, günah kadar tatlı içeriz.” - Neil Gaiman" is a Turkish quote that translates to "We will drink our coffee here as dark as night, as sweet as sin." - Neil Gaiman.
Quote Analysis
In this quote by Neil Gaiman, the speaker expresses a desire to enjoy their coffee deeply and sweetly, comparing the act to indulging in something sinful. The use of "kahvemizi gece kadar koyu" ("our coffee as dark as night") conveys a sense of richness and depth, while "günah kadar tatlı" ("sweet as sin") emphasizes the pleasure and indulgence of the experience. Through this quote, Gaiman captures the idea of savoring life's simple pleasures with intensity and satisfaction.
Reflection Questions:
As we ponder on the quote by Neil Gaiman, let's think deeply about the following questions:
- What does the idea of drinking coffee late into the night evoke for you personally?
- In what ways is the act of enjoying coffee associated with indulgence, pleasure, and perhaps even a hint of rebellion?
- How does the comparison of dark coffee to sinfully sweet indulgence resonate with your own experiences or perceptions?
- Can you think of a time when coffee played a significant role in a late-night conversation or moment of quiet reflection? How did it enhance the experience?
- How does the ritual of drinking coffee late into the night speak to the importance of savoring life's simple pleasures and embracing moments of indulgence amidst the hustle and bustle of daily life?
Similar quotes
“Gece ile gündüz birbirlerinin tam zıddı olduğu halde, birbirinden ne kadar tatlı, kavgasız ve nizâsız ayrılırlar. Sen de karanlıklara tân etmeden edep ve saygı ile aydınlığa doğru süzülüp git.”
“ben de söz vermiştim. biz balım, biz o sözleri verirken sizin ne kadar hakikatle dinediğinizi bilmiyoruz.”
“Hayır, burada her şeye bu kadar basit bir gözle bakan insanların arasında yaşamak bana güç gelecek. Bunlar için ölüm, hayat, günün her hadisesi, saadetler ve felaketler o kadar tabii şeyler ki... Halbuki ben masalı olan bir adamdım.”
“İnsanlar arasındaki münasebetleri tanzim eden amiller ne kadar gülünç, ne kadar dıştan, ne kadar boş ve bilhassa asıl insanlıkla ne kadar az alakası olan şeylerdi...”
“Bir kadın bir şehir olmalı. İstanbul kadar loş. Haliç kadar bulanık. Erik kadar tuza hasret. Nergis kadar güzel kokmalı. Derinlerine alıp sokmalı, sarmalı. Kalbi cam gibi kıpkırmızı atmalı.”