“Oh oh Emine"ler, "Allah Allah bu nasıl sevmek"lerde, yalnızca taşra kendine şehirli bir kimlik keşfetmekle kalmadı, aynı zamanda şehir de kendi içindeki taşrayı, bugüne kadar seçkin olabilmek için dışarıda bırakmak zounda kaldığını, gelişebilmek için kıyıya itmiş olduğunu, Batılı olabilmek için bastırmak zorunda kaldığı şeyleri de keşfetti. İbrahim Tatlıses,sokağın artık adalet değil özgürlük istediği bir dönemin yıldızıydı.”
“Ve kendi hüsnümü başlardım önce sevmekten. Bu ruh için bir hak:Biraz da kendini sevmek değil midir yaşamak!...”
“Mutlu olabilmek için her gün bir miktar edebiyatla ilgilenmem gerekiyor.”
“Kaptan için canımı bile veririm.Herkesin kendine göre bir şerefi var!Berbat şöyle bir baktı:"Yenir mi o dediğin?""Şerefi var tabii.Adembaba olduksa,Allah bu arkadaş...”
“Artık Maria Puder, yaşamak için kendisine kayıtsız ve şartsız muhaç olduğum bir insandı. Bu his ilk anlarda bana da garip geliyordu. Bu yaşıma kadar mevcudiyetinden bile haberim olmayan bir insanın vücudu birdenbire benim için nasıl bir ihtiyaç olabilirdi? Fakat bu hep böyle değil midir? Birçok şeylere ihtiyacımızı ancak onları görüp tanıdıktan sonra keşfetmez miyiz? Ben de, o zamana kadarki hayatımın boşluğunu, gayesizliğini sırf böyle bir insandan mahrum oluşumda bulmaya başlamıştım.”
“Kendi varoluşun için mücadele et ve bunu yaparken başkalarına adaletli ol! Bu evrende başka da bir işin yok!”