“Ben.. Sen...ben seni seviyorum sen gezmeyi, senin hep gittiğin yere ben hiç gidemiyorum. Öylece durmayı seviyorum ben.. Durup ardından bakmayı.. Sen yürümeyi seviyorsun ama arkana bakmadan.. yaprak seviyorum ben yaprak.. Kuru, yaş ayırmadan.. Sen ezmeyi seviyorsun, neye bastığına bakmadan..”
“Tuhaf! varla yok hiç bir olur mu? Örneğin ben şimdi varım, yarın yok olacağım. Bu ikisi arasında fark yok mu?” dedim. Deli başını çevirdi. Kahkayı bastı :“Vay! Heyhaaat! sen varsın ha?! acaba var mısın?”
“Gelmek istemiyor gece.. Ne sen gelebiliyorsun o yüzden Ne de ben gidebiliyorum. Ama ben gideceğim. Akrepten bir güneş şakağımı yese de... Ama sen geleceksin. Dilin tuzlu yağmurlarca yakılmış olsa da...”
“Masatenisi ve bilardoda sen yenerdin, langırtta ben, ayrılık ikimizin birden canına okurdu.”
“Laf aramızda, sen neden sinir krizi geçiriyorsun acaba? yani, bütün gücün kuvvetinle çöküntüye uğrayabiliyorsan eğer, neden aynı enerjiyi sapasağlam ayakta kalmak için harcamıyorsun?”