“Kaptan için canımı bile veririm.Herkesin kendine göre bir şerefi var!Berbat şöyle bir baktı:"Yenir mi o dediğin?""Şerefi var tabii.Adembaba olduksa,Allah bu arkadaş...”
“Sen de fark ettin mi? Az, dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında.”
“Gidip rüzgara daha yakından bakalım mi?" "Belki de herkese göre bir yer var dünyada", diyorum, "Herkese göre biri var ama herkes doğru yerde değil." "Tıpkı bir düşteki gibi dokunduğun anda darmadağın olacak bir kadın." "Pervasızca dokunduğumuz her şeyi toza çevirmiyor muyuz zaten?”
“Beni engelleyenin olgular olduğu pek söylenemez, bir korku, aşılabilmesi olanaksız bir korku var: mutlu olmaktan korkmak, daha yüce bir amaç için kendine acı verme tutkusu ve buyruğu.”
“Yataklarına uzanmış olan iki kızkardeş, belirli bir şey için gülmüyorlardı, gülüşlerinin bir hedefi yoktu, bu gülüş varlığın var olmaktan duyduğu sevincin anlatımıydı.”
“İnsanın havaya ihtiyacı var, suya ihtiyacı var, yiyeceğe ihtiyacı var ve maceraya da ihtiyacı var! Macera, sonsuz sıkıcılık için bir ilaçtır.”