“insanlar daha çok meşaleye benziyorlardı;birileri üfleyinceye kadar yanarlardı.Ne kadar nadir diğer insanların yüzleri sizi sizden alıp,kendi duygularınızı en titrek düşüncelerinizi sizlere yansıtırdı?”
“Sisli sabahların güzelliklerini bilen fakir bir balıkçı, öğlene kadar sarayında uyuyan zengin bir adamdan çok daha zengindir!”
“Bir kadın bir şehir olmalı. İstanbul kadar loş. Haliç kadar bulanık. Erik kadar tuza hasret. Nergis kadar güzel kokmalı. Derinlerine alıp sokmalı, sarmalı. Kalbi cam gibi kıpkırmızı atmalı.”
“İnsanlar arasındaki münasebetleri tanzim eden amiller ne kadar gülünç, ne kadar dıştan, ne kadar boş ve bilhassa asıl insanlıkla ne kadar az alakası olan şeylerdi...”
“Kitaplar demiştim ve nerelere kadar geldim. Sanırım biraz da bu yüzden seviyorum kitapları; sizi nereye kadar götüreceklerini asla bilemiyorsunuz.”
“İnsanlara ne kadar çok muhtaç olursam onlardan kaçmak ihtiyacım da o kadar artıyordu.”