“Zehra, artık kendini zaptedemedi.-Baba...Benim zavallı babam... diye feryat etti.Yüzünü yere kapadı, gözlerinden sel gibi yaşlar akarak bir ibadet istiğrakı içinde babasının ayaklarını öptü:-Baba... Zavallı babam... Affet beni...”
“Cocuktan, evlattan saadet beklemek cok bos bir hayalmis.”
“Както светлината причинява страдание на болните очи, така и щастието причинява болка на наранената душа. Както за болните очи, така и за наранените души няма по-добър лек от тъмнината.”
“Tada verkė tik mano akys, šiandien pravirko mano siela.”
“Sušalti? Ar galima sušalti, kai tavo širdyje liepsnoja saulė? Tą vakarą dangus man atrodė kaip didelis medis, išskleidęs savo šakas nuo vakarų iki rytų, kaip didžiulis jazmino medis, kuris ramiai ošdamas barstė ant mūsų savo baltus žiedus.”
“Sonuçta insan 15 yaşındayken de kendini iğrenç bir ergen olarak görmüyor.”
“Babam ne ve neciydi? Bilmiyorum. Gümüş topuzlu bastonu, sarı çantası, hasırlı kırmızı fesi, bilhassa bana bakarken mutlaka çatılan kaşlarıyla o, benim için, iri gövdeli bir korkudan ibaretti. Onun çatık, simsiyah kaşları... Babam bir dev kadar kocaman ve kuvvetliydi!”