“Sert bir dil kullanırlardı o korkunç yumuşaklığı kapsayabilmek için. Nallandı derlerdi. Göçtü, işerken şişlendi. Acımasızlık değildi, sahne duruşuydu sadece. Oyuncuydular. Biri öldüğünde tam ölmek gibi değildi, çünkü tuhaf bir biçimde senaryo gereğiydi ve repliklerini ezbere biliyorlardı sanki, ironi katılmış trajedi. Ve bu yüzden farklı adlar yakıştırmayı severlerdi, ölüm gerçeğini parçalamak için. Cesetleri tekmelerlerdi. Baş parmakları keserlerdi. Homurtulu bir argoyla konuşurlardı.”