“Vişnu, Vişnu, Vişnu Brahma'ya, Brahma'ya, Brahma'ya baktı, baktı, baktı... Aynalar salonunda oturuyorlardı.”
“Nurperi Hanım ayaklarındaki terliklerin ucuna kaçtı,Susup önüne baktı.”
“Kaptan için canımı bile veririm.Herkesin kendine göre bir şerefi var!Berbat şöyle bir baktı:"Yenir mi o dediğin?""Şerefi var tabii.Adembaba olduksa,Allah bu arkadaş...”
“Serin bir yayla gecesiydi. Çevreye baktı. Kaç uygarlığı emzirmiş olan bu uçsuz bucaksız Anadolu yaylasında ne kadar anlamsız olduklarını, ne kadar küçük kaldıklarını düşündü: Ne arıyorlardı bin yıllık Türk yurdunun ortasında?”
“Hürrem'den tek bir tepki görmedi.Ne bir hareket,ne bir ses.Sessizce bu müthiş saldırıya katlandı.Sadece baktı Gülbahar'ın yüzüne.Bir de kadının parmakları arasında kalan bir tutam güzelim kızıl saçına.İçinden,Gülbahar,dedi,beni tanıdığın güne lanet edeceksin.”
“Of! Korkunç bir şey,diye söylendi kel kafasını eğerek. Korkunç olanın ne olduğunu ne anlamaya çalıştı ne de üstünde düşündü.Sonra alışkanlıkla ve dikkatle eklem yerleri damla hastalığından bozulmuş kısa parmaklarına ve badem pembesi iri,çıkıntılı turnaklarına baktı ve emin olarak "korkunç" diye yineledi. (Sanfransiskolu Adam adlı öyküsünden)”