“Herhangi bir mutasavvıfın bir kitabında Kuran ve Sünnette varid olmayan, ıstılah kabilinden veya nassları sahih anlama kabilinden yahut Kuran ve Sünnette zikredilen bir manada tahakkuk nevinden olmayan bir şey bulunduğunda veya herhangi bir mutasavvıftan böyle bir şey duyulduğunda onu reddetmek bilelim ki gerçek tasavvufun kendisidir ve hiçbir sakıncası yoktur.”
“Tasavvufî mirası tümü ile kabul etmek veya tümden reddetmek gibi bir tercih söz konusu değildir. Bu bakımdan alınacak veya terkedilecek şeyler için bir ölçünün bulunması zarurettir.”
“Bir yere ait olmayan insanlar ne olacak?""Nereye? Nereye ait olmayan?""Herhangi bir yere. Herhangi bir şeye, herhangi bir kimseye. Fiziksel olarak bir bağı olmayanlar. Uzay boşluğundaki kuyrukluyıldızlar gibi hiçbir çekim gücüne tabi olmayanlar.”
“İbn-î Ata şöyle demektedir: Her masiyetin şehvet ve gafletin kaynağı nefisten memnuniyettir. Her taatın iffet ve uyanıklığın kaynağı da nefisten hoşnut olmamaktır. Nefisten hoşnut olmayan bir cahille arkadaşlık yapmak nefsinden razı olmuş bir alimle arkadaşlık yapmaktan iyidir. Nefsinden razı olmuş alimin ilmi olur mu? Ondan nefret eden cahilin de cehaleti nerededir?”
“Her şeyden önce tasavvuf hakkında sağlam bir bakış açısı, aşırı tasavvuf akımından koruduğu gibi bilmeden ona karşı cehpe alan akımdan da muhafaza eder. Yine İslam hareketine mensup fertler için, ruhi eğitim kaçınılmaz bir zarurettir. Bu açıdan tasavvuf ve ruhi eğitim konusunda malumat sahibi olmak, çağdaş bir Müslümanın nazari ve ameli bir yaklaşımında bulunmak zorunda olduğu tarif, tanzim ve benzeri konularda bilgi edinmek kadar önemlidir.”
“Tarihi seyirle beraber, tasavvufa diğer bütün ilimlerden daha çok şeyler karışmıştır. Bazen bu şeyler onu, bilmecelere, ilim değilmiş gibi ilimden ve nasslardan başka şeylere, tevhid, fıkıh ve usul-û fıkıh ilimlerinden uzak, hatta teşri ve takrirde vahiy derecesinde sırf ilhama çevirmişlerdir. Halbukî bütün İslâmî ilimler gibi tertemiz ve ayıklanmış olması gereken bir ilim için bu çok tuhaf ve garip bir şeydir.”
“Fakih olan, yahut okuduğu görüşlerin nasslara uygun olup olmadığını araştıran fakih gibi endişe taşıyan kimseler dışında birine herhangi bir tasavvuf kitabını gönül huzuru içinde tavsiye edemedim.”