“Şu karşıki sandalı görüyor musun? Bakın sahile yaklaşıyor. Onu yürüten şey nedir? Kürekleri değil mi? Ya şu uçan martılar! Kanatları yolunsa artık uçabilir mi? Düşünce de böyledir. Dört duvar arasına kapatılmak istenirse kanatsız kuş, küreksiz sandal oluverir ve bütün manasını kaybeder.”
“İyilik, aşk ya da merhamet gibi bütün büyük hisler yerçekimini yok ederler ve böylece kanatsız insan bir kuş gibi yükselir.”
“Ah ! Acaba güneş batmadan öleceğim doğru mu? Gerçekten mi? Bu ben miyim? Dışarıdan kulağıma gelen bu çığlıklar, rıhtımda koşuşan şu sevinçli insan kalabalığı, kışlalarında hazırlanan şu jandarmalar, şu siyah giysili rahip, şu kırmızı elbise giymiş adam, bütün bunların hepsi benim için hazırlanıyor! Ölecek olan benim için ! Şu anda burada duran, yaşayan, hareket eden, nefes alıp veren, bütün masalara benzeyen bu masanın önünde oturan ve şu anda başka bir yerde olabilecek ben; dokunan ben, hisseden ben, buruşuk giysili ben!”
“Duygularla ilişkili değilse, sözcükler anlamsızdır. İnsan bir düşüncenin sonucuna göre mi harekete geçeri yoksa duygu eylemi harekete geçirir de bazen düşünce mi onu uygulamaya döker?”
“Ama bugün bunca şey değişip dururken kendimizi değiştirmek, biz erkeklerin de görevi değil mi? Bir parça gelişmeyi, aşktaki çalışma payımızı zamanla ve yavaşça üzerimize almayı deneyemez miyiz? Aşkın bütün zahmetinden bizi azat ettiler ve böylece aşk, eğlencelerimiz arasına düştü; nasıl ki birçoğunun oyuncak dolabına bazen, iyi cinsten tentene parçası düşer, çocuğu sevindirir, sonra sevindirmez olur ve sonunda o kırık, o parça parça eşyalar arasında, bütün hepsinden daha kötü, kalakalır. Biz bütün amatörler gibi kolay hazlarla bozulduk ve usta diye geçiniyoruz. Başarılarımızı hor görsek, hep kendi hesabımıza başkalarına gördüğümüz aşk işini öğrenmeye ta başından başlasak nasıl olur? Madem bunca şey değişiyor, gitsek de bir yeni başlayan gibi başlasak?”
“Birini rahatsız etmek istiyorsa hakaretlerinde karşı tarafın değer verdiği, sevdiği ve gruruna dokunan yerden saldırır ve "anne" yi kullanır sözlerinde..bu "anne" yi değil onu seveni rahatsız etmek içindir tabiki..bu da o misal Atatürk ü değil ona değer veren saygı duyan insanı Atatürkçü yü rahatsız etmek için yapılıyordur.. Atatürk heykellerine ve bunun gibi onu anmamızı sağlayan şeyleri maskaralıklarına alet ederken.. Atatürk yaşamıyor nispetler elbette Atatürk e değil onu sayanlara.. Dininiz size sevmediğiniz birşeye saygı duyan ve onu seven insanlar olduğu sürece saygısızlık yapmamanız gerektiğini öğretmedi mi? en başta da DİN SİZLERE ÖLÜYE SAYGI GÖSTERMENİZİ ANLATAN CÜMLELER öğütleyip duruyo ya yahu.. AKLINIZ NERDE..DİNİ DE Mİ YARIM DİNLİYORSUNUZ SİZ..”