“Gece ile gündüz birbirlerinin tam zıddı olduğu halde, birbirinden ne kadar tatlı, kavgasız ve nizâsız ayrılırlar. Sen de karanlıklara tân etmeden edep ve saygı ile aydınlığa doğru süzülüp git.”
“Ben ayrımında değilim: Ne zaman gündüz oluyor, ne zaman gece. Evren etrafımdan silindi ve sadece o kaldı.”
“Yaşayanların dünyasına döndüğümde tanrımın sadece yarısının hüküm sürdüğünü keşfettim. Büyük ya da küçük olsun her şeyi, yaşam isteyen bir muhalifle paylaşması gerekiyordu. İtme ve çekim kuvvetleri, dünyanın iki kutbu ve akımları, mevsimlerin değişimi, gündüz ve gece, siyah ve beyaz - bunların hepsi birer savaştır.Gerçek cehennem, bu karşıtlığın kendi içimizde de olmasıdır. Aşk bile 'dışkı ile idrar arasına' odaklanmıştır. Yüce olan, gülünç olana alaya ve ironiye yenik düşebilir.”
“istersen konuşalım.Lakin söxden ne çıkar.Şimdiye kadar,kim bilir kaç hayvan yükü itap okudun?Ne anladın?Hiç değil mi?İnsanlaın bilgisi nedir?Bencilliklerimiz ve zevklerimiz ihtiyaç olan sanatlara ait olan şeylerden ibarettir.Peki ama hak ve hakikate dair ne biliyorlar?Hiç!Akli denklem ile hakkı tarif etmek mümkündür.Fakat bilmek,anlamak mümkün mü?Ne konuşalım?Harflerden meydana gelen dizi ile hikmetin esrarı bilinir mi?”
“Gökyüzü açıkken, deniz sakinken ve dolunay yükseliyorken, her ne yapıyorsan, bırak, sahile git; otur ve seyret! Ve sonrasında, düşünmenin olmadığı ülkeye varacaksın, saf bilgeliğin olduğu yere!”
“Tanrı zar atmaz. O kainat ile kendi tasarladığı, tarifi imkansız bir oyunu oynar. Diğer oyuncuların (Herkes) gözünden bakıldığında bu, karanlık bir odada, kuralları söylemeyen ve sürekli gülümseyen bir kart dağıtıcısının dağıttığı boş kartlarla oynanan, sonsuz risklere girilen, anlaşılması imkansız ve ne olduğu bilinmeyen bir poker oyununa benzer...”