“Kancıklarımdan biri bir sürü melez doğurdu. Bir süre öncesine dek farkı anlayamacağımız kadar küçüktüler. Fakat... Eh, ben saf kan olacaklarını umuyordum.""Köpeklerden mi kadınlardan mı bahsediyoruz?""Hangisini tercih ederdin?" Dorian, Celaena'ya muzipçe gülümsedi.”
“Buralar hatıralarla doluydu. İnsan böyle şeylere nasıl dayanır? Yılların geçip gitmesine ve her şeyin belleğin bir oyunuymuş gibi bir belirsizliğin içine batmış olmasına... Bu ben miyim? Peki o ben miydim? Bütün bunları yaşayan. Hayır seyreden. Karar ver, yaşayan mı, seyreden mi? Yaşayan değilmiş gibi. Geçmişte başka biri, ama şimdi ben. Geçmiş olunca başka biri.”
“Kalın kara bulutlar gerçeğin parıldamasını ne kadar bir süre engelleyebilirler? Gerçek, her kalkanı delip geçebilen bir oktur!”
“Ve ben bir adım atarak korkuluğa yaklaşacağım, saçlarımı balkondan aşağı sarkıtacağım, kendimi boşluğa bırakacağım. Yolda karşıma iyi niyetli biri çıkacak ve soracak olursa, aşağıdaki insanları gösterip, bir süre yere paralel gittikten sonra onlara anlayamayacakları şeyler anlattım diyeceğim. Öyle olsun.”
“Hayalin nedir? Dünyadaki en ünlü adam mı olmak? Ne aptalca bir hayalin var! Bütün dünyayı bir orduyla fethetmek mi? Ne ilkel bir hayalin var! Milyonlarca dolar mı kazanmak? Ne açgözlü bir hayalin var! Hayallerini sorgula!”
“İnsan oturduğu odanın duvarlarından biri yok oluvermiş gibi bir noksanlık, bir çıplaklık duyuyor, bir gün evveline kadar kolumuz, bacağımız gibi pek tabii surette mevcut olan bir şeyin birdenbire hiç olmasına inanmak istemiyordu.”