“Noel ruhu yok mu sende?" diye sordu. "Senin kahrolası ampullerin yüzünden uyuyamadığım dördünce gece ruhumu kaybettim.”
“Sence," diye sordu Maxon, "Sana hâlâ 'tatlım' diyebilir miyim?" "Hiç şansın yok," diye fısıldadım. "Denemeye devam edeceğim. Vazgeçmek doğamda yok." Beni Seç :)”
“-Peki bundan sonra ne olacak? Nereye gidiyoruz? Cennet diye bir yer yok mu?-Hayır Jonathan öyle bir yer yok. O ne bir yer, ne de bir zaman. Cennet, kendinde kusursuzluğu bulmaktır.”
“Hayatı ıskalama lüksün yok senin!”
“Tuhaf! varla yok hiç bir olur mu? Örneğin ben şimdi varım, yarın yok olacağım. Bu ikisi arasında fark yok mu?” dedim. Deli başını çevirdi. Kahkayı bastı :“Vay! Heyhaaat! sen varsın ha?! acaba var mısın?”
“Bırakıp gitti beni," dedim dokunsan ağlayacak gibi. İçki bugün her zamankinden hızlı etki ediyordu. "Âşıktım ben ona.""Üzülme delikanlı," diye omzumu sıvazladı Amca Bey. "Aşk her zaman yaşanmış bir şeydir."Bir süre sessiz kaldık. Sonunda Tahtakafa hepimizin merak ettiği soruyu sordu. "O da ne demek yahu?""Aşk hiç yaşanmakta olan bir şey değildir," diye açıkladı Amcabey. "Ancak bir hatıra olabilir. Aşk acısı zannettiğin şey, aşkın kendisidir.""Hayatta aşk diye bir şey yok mudur yani?" diye sordum gözlerim yaşlarla dolu."Yoktur," dedi Amcabey. Rakısından bir yudum aldı. "Ölümde aşk diye bir şey vardır.”