“Adam İngilizin dokuduğu kumaştan elbiseyi giyiyor, Alman malı lokomotifin çektiği trene biniyor. Namaz vaktine ne kadar kaldığını cebindeki İsviçre malı saate bakarak kestiriyor. Odesa'dan getirilen Rus unundan yapılma ekmek yiyor ama şapkayı giyince kafir olacağını sanıyor.”
“Hayvanlar, savaşların ne kadar aptalca olduklarını bilirler, ama insanlar, bilmezler henüz.”
“Hayvanlar bile savaşların ne kadar aptalca olduklarını bilirler, ama insanlar, bilmezler henüz.”
“Öyle ölüme düşkündü ki biyoloji sıfırbir şarkı yiyor şimdi şapkalarını orospular eksiliyor.Ama yok ne olur ağlama böyle ama yokşunun şurasında taramvaysız, çocuk olmak turunç olmak...”
“İşler böyle olduğunda, yani Tanrı imdada yetişecekmiş gibi görünmüyorsa, insanın tek yapabileceği onun yerini almaya çalışmaktır, evi barkı terkedip, aslında bizden çok Tanrı’nın malı olan şu zavallı yaşlı dünyamıza çekidüzen vermeye çabalamak...”
“..'' ve kimse ama kimse bilmiyor kimseye yaşlanmanın perişan süprüntülerinden başka ne olacağını; ve ben Neal Cassady'yi anıyorum ve anıyorum, hatta asla bulamadığımız yaşlı babası Neal Cassady'yi; ve Neal Cassady'yi anıyorum. Neal Cassady'yi anıyorum.”