“Serin bir yayla gecesiydi. Çevreye baktı. Kaç uygarlığı emzirmiş olan bu uçsuz bucaksız Anadolu yaylasında ne kadar anlamsız olduklarını, ne kadar küçük kaldıklarını düşündü: Ne arıyorlardı bin yıllık Türk yurdunun ortasında?”
“Ne kadar talihlisiniz! Söylenen doğruysa yolculuklar en iyi okuldur. Siz de böyle mi düşünüyorsunuz efendim?"Anlamsız bir hareket yapıyorum. İyi ki sözünü bitirmedi."Kim bilir ne kadar şaşırır insan. Bir yolculuğa çıkabilseydim, döndüğümde ne kadar değiştimi anlamak için yola çıkmadan önce, kişiliğimin en ince ayrıntılarını not ederdim. Bazı gezginlerin, yolculuktan döndükten sonra, yakınları tarafından tanınmayacak kadar, hem ruhça, hem de vücutça değişmiş olduklarını okumuştum.”
“İnsanlar arasındaki münasebetleri tanzim eden amiller ne kadar gülünç, ne kadar dıştan, ne kadar boş ve bilhassa asıl insanlıkla ne kadar az alakası olan şeylerdi...”
“Bana nefretle bakıyordu; bir ceylan ne kadar nefret edebilir?...Nefreti anında iğrentiye dönüştü. Bir adatavşanı ne kadar iğrenebilir?”
“Hayvanlar, savaşların ne kadar aptalca olduklarını bilirler, ama insanlar, bilmezler henüz.”
“Hayvanlar bile savaşların ne kadar aptalca olduklarını bilirler, ama insanlar, bilmezler henüz.”