“ey susam!.. ey karanlık!.. ey borçlarını ödemeyenler!..sen o ses misin en aşağılardan gelen!..karıştırın bütün otları o aşağlardayıkın benim güvenimi,soğuk bir at olsun seslendigim ses, yıkın!..ben koşarım aşağlara, koşarımyıkanacak boğulacak su bulsam...ey her şey!.. ey beni gülünç eden bitki sapları!..sessiz katlanmalarıyla... içimde ölmüş çocukları sallayanvazgeçilmez uğursuz şarkının salıncağı!..ben durmadan en utandırıcı şeyleri hatırlasam.nasıl camsı gürültülerle olacak her şey,ve sularla,ve nasıl artık arınamaz kirlenmiş olurum o zaman, yıkın!..ben koşarım aşağlara, koşarımyıkanacak boğulacak su bulsamey bütün kadınlar uzak!.. güneşi övmüyorum. vekanım ne güzel akıyor... ıslak taşlıklarda. sanki her şey,sanki her şey!.. katıyürekli kârcıların, yani büyüktecimenlerinuzaklardan getirip sunduğu kanlı pahalı bir tabak...ey yanan bir şey,yanan ve içilen bir şey,karanlıktı kanım bir şey,güneşe başkaldırmıştı kanım (.....) sanarak.ben artık büyük kıyıları boylasam.ben koşarım aşağlara, koşarımyıkanacak boğulacak su bulsam...ey kimse yok!..ey bir mavinin unutulmasındanarta kalan!..ey sen var mısın?ey olma!..ah, yağmur başlayacakah, yağmur başlayacakah, yağmur başlayacakah, yağmur başlayacakah, yağmur başlayacakah, yağmur başlayacakah, yağmur başlayacakgece olsa da sussam...ben koşarım aşağlara koşarımyıkanacak boğulacak su bulsam...ey sür atlarını bacaklarımdan bağlayıp karışık ölümsıkıntııslakgülünçlüğürenkli camların!.. bir göl bulacağız sonunda,develerin suyunu içip tuzunu bıraktığı,kirli ayakparmak aralarını yıkadığı cünüp adamların, burunlarıkıllı...benim kanım gülünç ve kahraman lekeler bırakacaköbürkülerin yanında,camlar nasıl olsa kırılacaksonra yatacağı geceye gidecek herkesben ne yapsam ne yapsam ne yapsam...senden haber ver, ey yaralı kahraman atlar!.. ey büyütüpyaralarını yalayan atlar!.. otoburlukla kana karışmayan atlar!..arabanızı çekiyordunuz,aygırlarınızı iştahla uyandıran kalçalarınızda büyük yaralar...kuyulara eğiliyoruz, ve büyük övgüsünü yapıyoruz küçükyıkıntısının soğuk ışıklı kulüplerin, ve kara küplerin ve eteklerikısa, koltukları tüylü kadınların ve kötü dükkanlarkaranlığının...eğilmiş, çiçek toplayan bir çocuk bulsam...ben koşarım aşağlara, koşarımyıkanacak boğulacak su bulsam...”