“Uçup gideceğine, gerçeği anlamış olsaydı, sevinçle sarılıp ''Ben de seni seviyordum'' deseydi, ey büyük Allahım, ne olurdu? Mucizeler, lütuflar, sevindirmeler, nimetler, ödüller, mutlu etmelerle dolu hazinen boşalır mıydı?”

Turgut Özakman

Turgut Özakman - “Uçup gideceğine, gerçeği anlamış...” 1

Similar quotes

“Bu elle tutulamayan, bu korkunç sorumluluk durumunu bütün acılarıyla yüklenen biri olacağım yerde, sözgelişi odandaki, o her zaman seni görebilen mutlu dolap olsam, ne iyi olurdu: seyrederdim seni, koltukta oturuşunu, mektup yazışını, yatışını ya da uykuya dalışını.”

Franz Kafka
Read more

“ey susam!.. ey karanlık!.. ey borçlarını ödemeyenler!..sen o ses misin en aşağılardan gelen!..karıştırın bütün otları o aşağlardayıkın benim güvenimi,soğuk bir at olsun seslendigim ses, yıkın!..ben koşarım aşağlara, koşarımyıkanacak boğulacak su bulsam...ey her şey!.. ey beni gülünç eden bitki sapları!..sessiz katlanmalarıyla... içimde ölmüş çocukları sallayanvazgeçilmez uğursuz şarkının salıncağı!..ben durmadan en utandırıcı şeyleri hatırlasam.nasıl camsı gürültülerle olacak her şey,ve sularla,ve nasıl artık arınamaz kirlenmiş olurum o zaman, yıkın!..ben koşarım aşağlara, koşarımyıkanacak boğulacak su bulsamey bütün kadınlar uzak!.. güneşi övmüyorum. vekanım ne güzel akıyor... ıslak taşlıklarda. sanki her şey,sanki her şey!.. katıyürekli kârcıların, yani büyüktecimenlerinuzaklardan getirip sunduğu kanlı pahalı bir tabak...ey yanan bir şey,yanan ve içilen bir şey,karanlıktı kanım bir şey,güneşe başkaldırmıştı kanım (.....) sanarak.ben artık büyük kıyıları boylasam.ben koşarım aşağlara, koşarımyıkanacak boğulacak su bulsam...ey kimse yok!..ey bir mavinin unutulmasındanarta kalan!..ey sen var mısın?ey olma!..ah, yağmur başlayacakah, yağmur başlayacakah, yağmur başlayacakah, yağmur başlayacakah, yağmur başlayacakah, yağmur başlayacakah, yağmur başlayacakgece olsa da sussam...ben koşarım aşağlara koşarımyıkanacak boğulacak su bulsam...ey sür atlarını bacaklarımdan bağlayıp karışık ölümsıkıntııslakgülünçlüğürenkli camların!.. bir göl bulacağız sonunda,develerin suyunu içip tuzunu bıraktığı,kirli ayakparmak aralarını yıkadığı cünüp adamların, burunlarıkıllı...benim kanım gülünç ve kahraman lekeler bırakacaköbürkülerin yanında,camlar nasıl olsa kırılacaksonra yatacağı geceye gidecek herkesben ne yapsam ne yapsam ne yapsam...senden haber ver, ey yaralı kahraman atlar!.. ey büyütüpyaralarını yalayan atlar!.. otoburlukla kana karışmayan atlar!..arabanızı çekiyordunuz,aygırlarınızı iştahla uyandıran kalçalarınızda büyük yaralar...kuyulara eğiliyoruz, ve büyük övgüsünü yapıyoruz küçükyıkıntısının soğuk ışıklı kulüplerin, ve kara küplerin ve eteklerikısa, koltukları tüylü kadınların ve kötü dükkanlarkaranlığının...eğilmiş, çiçek toplayan bir çocuk bulsam...ben koşarım aşağlara, koşarımyıkanacak boğulacak su bulsam...”

Turgut Uyar
Read more

“-Şark, dedi. Canım şark. Dışarıdan miskin, budala, çaresiz, fakir... Fakat içinden hiç aldanmamağa karar vermiş... Bir medeniyet için bundan daha güzel ne olabilir? İnsanları içlerinden tatmin etmeği ne zaman öğreneceğiz? Ne zaman bu 'hoşça bak zatına'nın manasını anlayacaklar?-Şark anlamış mıydı sanki?-Anlasın, anlamasın...Söylemişti ya.”

Ahmet Hamdi Tanpınar
Read more

“bizler, tarihin ortanca çocuklarıyız. bir amacımız ya da yerimiz yok, ne büyük savaşı yaşadık ne de büyük buhranı. bizim savaşımız ruhani bir savaş, en büyük buhranımız; hayatlarımız.”

Chuck Palahniuk
Read more

“sanem hanım. sanem. evlen benimle sanem. kadınım ol benim. yasadıgım tüm acıları, yaptıgım bütün kötülükleri, pismanlıklarımı, hatalarımı akla. basına çiçekten taçlar yapayım, sana siirler yazayım, seni her gece masallar anlatarak uyutayım. bazı aksamlar dvd’de film seyredelim seninle. birlikte hüzünlenelim, birlikte gülelim. sanat galerileri gezelim. sen benden daha çok anla modern sanatı. gördügümüz eserlerin ne anlama geldigini açıkla bana, ben basımı sallayayım. ah ben ne aptalmısım! nasıl olup da varlıgından kuskuya düsmüsüm? oysa hayat denen bu yaranın seni bulmak dısında ne anlamı olabilirdi ki? bak simdi her sey ne kadar açık görünüyor oysa. ilk görüste aska inanırsın, degil mi sanem? evet, çok dogru. ben de baska türlüsüne inanmam zaten. biliyor musun sanem, ben seni hep severim. her gün daha çok severim. bak mesela pencerenin önüne bir kus konar ben seni severim, bir tren yolculugunda pencereden dısarı bakarken derme çatma bir ev gözüme çarpar ben seni severim, burnuma eskilerden, hangi uzak hatıraya ait oldugunu bir türlü çıkaramadıgım bir koku çarpar ben seni severim, kafama kus sıçar ben yine seni severim… anlıyor musun beni? sonra ben bazen biraz fazla kıskanç olabilirim. diyelim yazlık bir yere gitmisizdir de, bir aksam sen çok hos bir tunik giymissindir, oradaki bütün erkekler bayılır sana, hemen asık olur. ben mesela tunik nedir onu bile bilmeden kıskançlıktan çatlayabilirim böyle bir durumda. ama belli etmem. ama sen yine de sezersin. öyle bir laf edersin ki ben, benden baska hiç kimseye bakmayacagını anlarım. o kadar da incesindir. bir de bir iyilik rica edecegim senden. gözlerine o elem ifadesini yükleyen alçagın adını söyle bana. söyle ki, ona hemen düello sahitlerimi göndereyim. silah seçimini o yapsın. evet. utanarak kabul ediyorum ki, bunu bir yerde okudum. ama ne fark eder? bütün siirler, romanlar senin için yazılmadı mı zaten? sarkılar senin için söylenmedi mi? masumların kanı senin için akmadı mı? ruhum hep seni aradı benim sanem. hep seni arar. milyonlarca yıl geçsin, sistemler çöksün, günesler patlasın benim ruhum seni arar. ve biliyor musun sanem, bulur da. simdi buldugu gibi bulur. seni seviyorum. seni seviyorum. seni seviyorum.”

Alper Canıgüz
Read more