“Ama kişi başarısızlıklarını gizler.”
“Bakın şu övüngen kişiye, iyi niyetli değildir. Ama doğru kişi, sada¬katiyle yaşayacaktır.”
“Yanılıyordu. Hep yanılmıştı. O ebedi bir yolcuydu. Onun gideceği son bir durak yoktu. İlk kimliğine ulaşmıştı, ama bu hedef de bir aşamadan başka bir şey değildi. Çok yakında yeniden hafızasını yitirecekti. Yeni kişiliğinin üstesinden gelmeye çalışacak, ama olduğunu iddia ettiği kişi olmadığını anlayacaktı. Böylece hep gerçek "ben"i bulma umuduyla araştırmaya yeniden başlayacaktı. Ama o "ben" yoktu.Onu ebediyen kaybetmişti.”
“Eğer felaketler yaşam yükümüzü ağırlaştırırsa, onu bir başka mutsuzla paylaşmaya koşarız. O da, gözyaşlarına tutsak olmuş tek kişi olmadığını anlayarak avunur. Ama yaşamımızı bir anlık bir mutluluk bile aydınlatsa, bu şansımızın paylaşınca azalacağından korkarak, hemen içimize kapanırız ya da gururumuz bu zaferin tadını çıkarmamızı öğütler. Ayrıca, üzücü ya da mutluluk verici olsun, tutkusunu tüm ayrıntılarıyla betimleyebilen kişi, bu tutkuyu çok daha az duyumsar.”
“Doğru kişi, kulağından gireni kalbinde saklayan kişidir.”
“Tanrı ya da tabiat mutlak yola girmesini istediği yüz kişi için yüzbin kişi yarattı diye, doksan dokuz bin dokuz yüz kişiden birisi olarak yaşamak neden gerekli, soruyorum?”