“Bu sözler zaten var. Sözleri benim için farklı kılan, anlamlı kılan, senin el yazınla yazılmış olmaları.”
“Pencerenden hep aynı manzaran var! Değişik manzaralar için öteki evleri ziyaret et! Ve farklı fikirler için, öteki zihinleri ziyaret et!”
“Başınıza taş düşerse, bu sahiden kötüdür; ama utanç, şerefsizlik, ayıp ya da hakaret ancak sen aldırırsan kötü olur. His yoksa kötülük de yoktur. Halk var gücüyle seni ıslıklarken, sen kendini alkışlarsan bunun ne zararı olabilir? İşte kendini alkışlamanı mümkün kılan tek şey Deliliktir”
“İnsanlığın nasıl savaşları varsa, senin de bir iç savaşın var: seni bağışlatan da bu.”
“Bütün bunlardan yola çıkarak her şeyin bir üsluptan, bir adlandırmadan, bir görüntüden ibaret olduğunu mu söylemeliyiz?Vitrinler hep bir bolluğa işaret eder. Ama bu bolluğu mümkün kılan, onu var eden, onun için harcanan, o sırada tükenen yer almaz vitrinde. Vitrin teşhir ettiği malın bir emek ürünü olduğunu gizler bakan kişiden. Nasıl piyasa farklı emek biçimlerini eşitler ve malları soyut bir değişim değer,ne indirgerse, toplum vitrine dönüştüğünde de bütün yaşantılar, yitirilen fırsatlar ve sarf edilen emek bir imajdan ibaret kalır. Rumelihisarı'ndaki bir antikacının vitrininde, on dokuzuncu yüzyıldan kalma bazı ibrikler var. Zamanında defolu sayıldıkları için pazarlanamamışlar. Defoları, veremli işçilerin soluklarıyla birlikte cama üfledikleri kan damlaları.Ama acıyı vitrine çıkaran her zaman öteki olmayabilir. Acı çekenlerin kendileri de artık yaşadıklarını seyirlik kılabiliyor.”
“Lezzetli bir yiyecek yerken, bunu mümkün kılan köylüleri ve işçileri hatırla.”