“Nasıl kolayca söyleyiveriyor bunu. Sevmek! Kelimelere herkes kendine göre bir anlam, bir değer veriyor galiba. Bu değerler aynı olmadıkça iki kişi iki ayrı dil konuşuyorlarmış gibi olmuyor mu?”

Yusuf Atılgan

Explore This Quote Further

Quote by Yusuf Atılgan: “Nasıl kolayca söyleyiveriyor bunu. Sevmek! Kelim… - Image 1

Similar quotes

“Sevmek! Kelimelere herkes kendine göre bir anlam, bir değer veriyor galiba. Bu değerler aynı olmadıkça iki kişi iki ayrı dil konuşuyorlarmış gibi olmuyor mu?”


“Dayanılacak gibi değildi bu özgürlük.Ayaklarıyla masağı itip aşağıya yuvarladı;bir boşluğa düşerken durdu.Gözleri ağzı açık,bacakları gerilerek,çırpınarak sallanırken kollarını kaldırıp başının üstünden ipi tutmaya uğraştı.(Ne oldu? Yapmayı unuttuğu bir şeyi mi anımsadı birden?Ya da yeryüzünde tek gerçek değerin kendisine verilmiş bu olağanüstü yaşam armağanını korumak,her şeye karşın sağ kalmak,direnmek olduğunu mu anladı giderayak? Yoksa bilinçsiz canlı etin ölüme kendiliğinden bir tepkisi miydi bu?)”


“İçindeki 'sinemadan çıkmış kişi'yi öldürdüler. ...İnsanın adı onunla en az ilgili olan yanıdır. ...İnsanlarda anlayamadığı bir şey de gazete okumalarıydı. Neden her sabah içlerini karartmak gereği duyarlardı acaba? ...İnsanların yaşamasında önemli olan ayrıntılar değil mi? Ayrıntısız yaşayan yalnız bitkiler. Azotlu, sulu, klorofilli, güneş ışıklı bir yaşama... Ya insanlar? Onların yaşamasında her şey ayrıntı. Önemli olan yemek değil, yenecek yemeğin çeşididir; giysi değil, giysinin çeşidi; ayakkabının çeşidi. Günlerin adı bile... Belli günlerde belli yaşamaları vardır. Pazar günleri pazarlık yaşamalarını kuşanırlar, çarşambaları çarşambalık! Hep ayrıntılar! ...Neredeydi insanlar? Onlar yalnız evleri yanarken dışarı uğrarlar. ...Gücün dyanmaktansa yalnızlığıma kaçarım. Bana tek insan yeter. Sevişen iki kişinin kurduğu toplum. Toplumsal yaratıklar olduğumuza göre, insan toplumlarının en iyisi bu daracık, sorunsuz, iki kişilik toplumlar değil mi? ...-Normal bir insan değil. Korkmuyor musun ondan? -Hayır, seviyorum. Normal insanlardan korkarım ben. ...Bir şey var, ama eksile eksile var. ... Okulda balık gözlü bir çocuk vardı. Neden insan gözlü balıklar olmasın?”


“- Neden bu kadar kötümsersin?- Sen neden değilsin? Çevrene bakmıyor musun? En mutlu görünenlerine bile? Bütün bunlar üç oda, bir mutfak, iki çocuk ile başlıyor. Sonra? Haydi bayanlar, baylar! Bu fırsatı kaçırmayın. Siz de girin, siz de görün. Üç perdelik dram. Birinci kısım: Dağlar dümdüz. İkinci kısım: Ne çok tepe! Üçüncü kısım: Ova batak. Bugünlük bu kadar baylar. İyi geceler. Yarın gene bekleriz.”


“Yoksa dünyada olmayanı mı arıyordu? İki yanına bakındı. Sağdaki kaldırımda duvara dayanmış büyük gözlü bir okul çocuğu ilgiyle ona bakıyordu. Gözlerini kırpmadan elindeki elmayı ısırdı. Ağzı sulandı. Yürüdü. Vardı işte. Çocuklar, elmalar vardı.”


“Bu sevginin onlardaki güdük sevgi ölçüsünü aşan başkalığını, törelere uymazlığını görünce nasıl tedirgin olacaklar! Bizi aralarından atarlar. Çocuklarına kötü örnek olduğumuzu söylerler. Sanki çocuklarına kendilerinden daha kötü örnek olabilirmiş gibi.”