“saat özel yapımdı. özel bir saat yaptırmak inanılmaz ölçüde pahalı olsa da Crowley'nin parası vardı. bu saat dünyadaki yirmi başkentin, ayrıca Bir Başka Yer'in başkentinin saatini gösteriyordu ve orada saat hep aynıydı: Çok Geç.”
“Sonuçta Gizem hayatımı mahvetti. Haftada bir saat ders anlattı gitti, ben altı gün yirmi üç saat onu bekledim. Onu düşündüm.”
“Tilt makinelerini bilirmisin ? ''Oradan oraya sıçrarken oyunun dışında bir oda oluduğunu odanın dışında bir kent ,kentin dışında bir ülke , ülkenin dışında bir dünya ve dünyanın dışında trilyonlarca yıldız olduğunu unutuyorsun vebu daha başlangıç... ama orada anlıyormusun ? Bir kez bunu bilince dipteki deliğe aldırmıyorsun artık. O zaman ortalıkta daha uzun sıçrayarak dolaşabilirsin.”
“Tanrı zar atmaz. O kainat ile kendi tasarladığı, tarifi imkansız bir oyunu oynar. Diğer oyuncuların (Herkes) gözünden bakıldığında bu, karanlık bir odada, kuralları söylemeyen ve sürekli gülümseyen bir kart dağıtıcısının dağıttığı boş kartlarla oynanan, sonsuz risklere girilen, anlaşılması imkansız ve ne olduğu bilinmeyen bir poker oyununa benzer...”
“İnsanlar, kendilerine binlerce zorluk çıkaran bir dünyada yaratıldılar. Ve bu halde bile onlar, enerjilerinin çoğunu bu zorluklara yenilerini eklemeye harcadılar...”
“Lucifer :Ve ölümlüler! Soruyorum sana... Neden? Söyle bana neden ?Morpheus :Ne neden ilk düşen ?Lucifer :Bütün önemsiz başarıları için neden beni suçluyorlar? Sanki bütün günümü onlarınomuzlarına tüneyip , aslında iğrenç buldukları bir hareketi zorla yapmalarını sağlayarak geçiriyormuşum gibi benim adımı anıp duruyorlar. 'Şeytana uydum' Bir tanesini bile hiçbir şeyekışkırtmadım... Asla... Kendi küçük hayatlarını kendileri yaşarlar ben onlar adına onların hayatını yaşamam. Ve sonra ölüp buraya gelirler (doğru olduğuna inandıkları bir şeye karşı günahişlemişlerdir) Ve acıya ceza çekmeye karşı duydukları arzularını doyurmamızı beklerler. Onları Buraya ben getirmiyorum. Sanki etrafta dolanıp ruhları satın alıyormuşum gibi hakkımda konuşuyorlarPazar yerindeki balıkçı kadınım sanki, Bir kere bile durup kendilerine neden diye sormuyorlarBenim hiçbir ruha ihtiyacım yok. Hem birisi bir ruha nasıl sahip olabilir ki? Hayır onlarkendilerinden mesuller... Sadece bununla yüzleşmek zorunda olmaktan nefret ediyorlar.Evet ben başkaldırdım.Çok uzun bir zaman önceydi. Ama o tek hareketin cezasını daha ne kadarçekeceğim?”
“Yirmi dokuzuncu Gun - 21 Haziran 1915 / Pazartesi Saat 7:00 Geceden beri dusman taarruz ediyor. Simdi gidiyoruz. Allah hayreylesin...Saat 11:00Muharebeye girdik. Milyonlarla top ve tufek patliyor. Simdi birinci onbasim yaralandi. Allah'a ismarladik. 11:15... I. Naci”